Bir önceki yazımda bahsetmiştim: “Bu maçta mağlup olan çok şey kaybeder” diye…
Dün, Esenyurt Necmi Kadıoğlu Stadyumu’nda küme düşme hattında bir kader maçı oynandı. Futbol için muazzam bir gündü. Hava önceki günlere göre daha güzel, güneş ara ara kendisini gösteriyordu.
Tribünde basın için ayrılan bölüme geçtiğim zaman deplasman tribünü çarptı gözüme yine. 860 kilometre öteden bir aşkın peşine düşüp gelmiş Alanyalılar yerlerini almışlardı. Turuncu-yeşilli ekibin taraftarları, maç başlamadan İstanbulspor’a kendi statlarında deplasmanı yaşatacaklarını hissiyatını veriyordu.
Maç başlamadan önce stadın hemen yanındaki bir apartmanda balkonda turuncu kazaklı birini gördükten sonra karşılıklı olarak “Turuncu-yeşil” tezahüratına girmeleri bence bu haftanın en renkli anlarından biriydi. Keşke yayıncı kuruluşun kameralarına da yansısaydı bu an.
Buraya kadar her şey çok güzel, renkli gibi görünüyor değil mi? Ya da ben öyle anlattım.
Aslında saha da saha kenarı da alev alıyordu. Maçtan önceki tablo şu şekildeydi: Geride kalan 14 haftada Alanyaspor, topladığı 11 puanla 19’uncu sırada yer alırken, İstanbulspor ise 8 puanla 20. sırada yer alıyordu. Bu sene 4 takımın veda edeceği Süper Lig’de kümede kalmak isteyen bu iki takım için hayati derecede önemli bir maç.
Saha kenarında iki hoca…
Bir tarafta 3 ay önce İstanbulspor’a veda etmiş yeni kulübü Alanyaspor’da ise ligde 4 maçta sadece bir puan alan ve 10’uncu sırada devraldığı takımla 19’uncu sıraya kadar gerileyen Fatih Tekke var. Fatih Hoca, hem şeytanın bacağını kırmak hem de bu ateş hattından uzaklaşmak için dün İstanbul’daydı.
Diğer tarafta ise kulübü devraldığından bu yana 7 maçta iki galibiyet alabilmiş ve kulübü 8 puanla son sırada bulunan Hakan Yakın. Hakan Hoca da makası daraltmak ve takımına rahat bir nefes aldırmak için bu maça galibiyet parolasıyla çıktı.
Sahada ve saha kenarındaki o gergin enerji kendisini o kadar net hissettiriyordu ki…
Herkes, bu ‘ölüm kalım maçı’nda hücum oyunu ve bol gol bekliyordu; sahadaki oyun bunun sinyallerini veriyordu ama beklenen bir türlü olmadı.
İki tarafın da bulduğu pozisyonları cömertçe harcaması sonucu ilk yarı golsüz eşitlikle sonuçlandı.
İkinci yarının başlarında ise ev sahibi İstanbulspor, Alanyaspor’a çok fazla pozisyon vermedi ama İstanbulspor da pozisyona giremedi.
Oyunun ilerleyen dakikalarında Fatih Tekke’nin öğrencileri sazı eline aldı. Aldı almasına da maçta beklenen gol bir türlü gelmiyordu.
Maçın 86’ıncı dakikasında Alanyaspor’un İstanbul ceza sahasına doğru yaptığı uzun taç atışında İstanbulspor için sezonun kırılma anı yaşandı.
Ceza sahası içinde Traore ve Loshaj arasında kalan Alanyasporlu Lima, Traore’den aldığı darbe sonucu yerde kaldı. Pozisyon akmaya devam etse de hakem Cihan Aydın VAR’dan gelen izleme tavsiyesinin ardından monitöre doğru yöneldi.
86’ıncı dakikada hakem Cihan Aydın kenardaki monitöre doğru koşarken İstanbulsporlu oyuncuların yoğun itirazları zaten VAR’dan çıkacak sonucun aslında herkesin iyi bildiğini gösteriyordu.
En nihayetinde Alanyasporlu Novais 89’uncu dakikada meşin yuvarlağı ağlara yolladı.
Bir önceki yazımda ve bu yazımın başında dediğim gibi mağlup olan çok şey kaybedecekti, öyle de oldu. Maçın ardından puanını 14’e yükselten Alanya 18’inci sırada hala küme düşme potasında olsa da ateş hattının bir üstü, yani 16’ıncı sırayla maç fazlasıyla da olsa aynı puanda.
İstanbulspor ise bu mağlubiyetle beraber 15 haftada topladığı 8 puanla ligin dibine demir atmış durumda. En yakın rakibiyle 5, ateş hattının bir üstüyle arasında maç fazlası olmasına rağmen 6 puan fark var.
Bu puan farkı kapanır mı kapanmaz mı, bilmiyorum; bildiğim tek şey İstanbulspor’un işinin bundan sonra çok ama çok daha zor olduğu.